Çocuklarda yaz ishallerine dikkat!
Çocuk
Hastalıkları Uzmanı Dr. Kadir Kırkgöz, yaz aylarında özellikle hava
sıcaklıklarının artması ile birlikte sıkça görülen bağırsak
enfeksiyonları hakkında bilgi veriyor.
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte her yaş grubunda ortaya çıkan ishal
özellikle çocuk ve yaşlılar için risk oluşturabiliyor. İshal en sık 0-5
yaş grubu çocuklarda rastlanır ve özellikle ilk 2 yaştaki ölüm
nedenlerinin başında gelen bir hastalıktır.
Bağırsak enfeksiyonlarının yaz aylarında daha sık görülmesinin nedeni,
su kaybının artmasına bağlı olarak susama hissinin artması ve bu
gereksinimi karşılamak için de temiz olup olmadığına aldırmadan her
türlü içeceğin daha fazla tüketilmesidir. Bir diğer nedeni de artan
sıcaklık nedeniyle yiyeceklerin daha çabuk bozulmasıdır.
Yaz aylarında kırda piknik yapanlar, çoğunlukla yörede bulunan pınar
veya çeşme sularını içme suyu olarak kullanmayı tercih ederler. Oysa bu
sulara insan veya hayvan dışkısının ya da atıklarının karışmış olması,
suyu kirletir. Bu kir gözle görülen bir şey değildir. Suda bulunan ve
barsak enfeksiyonları gibi hastalıklara sebep olan mikroplar gözle
görülmez. İçme suyu olarak kullanılmasa bile, kirli su ile yıkanmış
meyvelere da mikrop bulaşır. Özellikle çiğ olarak ve kabuğu soyulmadan
yenilen yiyecekler daha çok risk taşır. Bu suları kullanarak hazırlanan
ve içeceklerin içine atılan buz, daha da tehlikelidir.
Yaz aylarında yiyecekler, pişirilmiş olsalar bile, mutlaka buzdolabında
saklanmalıdır. Sıcakta kalan ve özellikle açıkta satılan yiyecekler,
üzerlerine konan sineklerin mikrop taşıması yanında, mikropların
proteinli gıdalar üzerinde daha kolay üremesi yüzünden adeta “zehirli”
hale gelir. Bu durumda “yemeğin kokması” aslında o yiyecek üzerinde
mikropların aşırı şekilde çoğalmasından başka bir şey değildir. Sütlü ve
mayonezli yiyecekler, et, krema bu açıdan oldukça fazla risk taşır.
Bu şekilde kirlenmiş suların ve bu sularla hazırlanmış içeceklerin
içilmesi; bu sularla yıkanmış salata gibi yiyeceklerin çiğ olarak
yenmesi, açıkta satılan veya otel-tatil köyü gibi yerlerde “açık
büfe”lerde sergilenen uzun süre açıkta bekletilmiş yiyeceklerin yenmesi
bu besinler üzerindeki mikropların bağırsaklara geçerek hastalık
yapmasına neden olur.
Yaz aylarında sık görülen barsak enfeksiyonlarının belirtileri nelerdir?
Barsak enfeksiyonlarının çoğunda en önemli belirti ishaldir. Çünkü
bağırsaklar, bu “beklenmeyen misafiri”, yani yiyecek-içeceklerle gelen
mikropları dışarı atmaya çalışırlar. Bazen ishalden önce, hastalık
bulantı ve kusma ile başlar. Eğer mikroplar barsak duvarını istila
etmezse, sadece toksinleri aracılığı ile hastalığa sebep olursa, ishal
çok sayıda, bol ve sulu dışkılama şeklindedir. Dışkıda cerahat ve kan
yoktur. Ateş yüksek değildir. Karın ağrısı ya yoktur, ya da hafiftir.
İshal ile çok miktarda su ve tuz kaybedildiği için dil kurudur.
Kaybedilen tuzlar ve sıvı yerine konulmazsa hastanın tansiyonu düşer,
bitkinleşir. Kolera örneğinde olduğu gibi, kaybedilen sıvıyı yerine
koymakta yetersiz kalınırsa, böbrek yetmezliği gelişebilir, hasta da
kaybedilebilir. Sıvı kaybı, çocuklarda ve yaşlılarda daha tehlikelidir.
Yiyecek-içeceklerle alınan mikroplar barsak duvarını istila etmişse,
kanamaya yol açabilir. Halk arasında “kanlı ishal” diye bilinen
dizanteri bunun tipik örneğidir. Dışkı kanlı, cerahatlidir. Genellikle
hastanın ateşi ve karın ağrısı vardır. Dışkılama sayısı fazladır ama
miktarı azdır.
Tifo, yiyecek ve içeceklerle bulaştığı halde ishalin ön planda olmadığı
bir barsak enfeksiyonudur. Tifonun en önemli, bazen tek belirtisi
ateştir. Baş ağrısı, deride ve özellikle karın bölgesinde kırmızı
lekeler, dalgınlık hali tifoyu akla getirmelidir.
İshalin tek tedavisi vardır: Kaybedilen sıvıyı yerine koymak. Kaybedilen
sıvı sadece sudan ibaret değildir. Su ile birlikte sodyum, potasyum,
klor, bikarbonat gibi yaşamsal önemi olan, “elektrolit” dediğimiz tuzlar
da kaybedilir. Bu nedenle, sadece su içmek, ishalle kaybedilen sıvı
gereksinimini karşılamaz. İçilen sıvının içinde bu elektrolitlerin de
olması gerekir. Çay ve kahvede bu elektrolitler yoktur ama, kolalı
içecekler hem elektrolit içerdikleri, hem de şekerli oldukları için
ishal tedavisinde tavsiye edilebilir. İshal, bilindiği gibi, çocuklarda
daha sık görülür. Çocuklar da kolalı içecekleri severler. Başka sıvıları
içmek istemeseler bile, iştahı kesilmiş çocuklar genellikle kolayı pek
reddetmez.
Kaybedilen sıvı ve tuzları yerine koymak için içine şeker ve biraz tuz
katılmış portakal suyu, içine biraz muz katılmış tuzlu ayran gibi
içecekler ile farklı seçenekler yaratılabilir. Bulantı ve/veya kusma
nedeniyle ağız yolundan sıvı alamayan hastalara, vakit geçirilmeden,
damar yoluyla serum verilmelidir.
Susuzluk hissi, halsizlik, cildinde buruşma, ağız kuruluğu, gözlerde
çökme, uyku hali gibi belirtilerin herhangi biri oluştuğunda en yakın
sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. En kısa sürede vücudun sıvı kaybının
yerine konulması gerekir, aksi halde bu durum ölüm ile sonuçlanabilir.
Tedavide dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, ishali kesmeye
çalışmamaktır. Daha önce de değindiğimiz gibi, ishal, bir korunma,
bağırsağa girmiş olan mikropları bağırsaktan uzaklaştırma yoludur. Hele
kanlı ve cerahatli ishal varlığında asla ishal kesici ilaç
kullanılmamalıdır.
En önemli nokta ishalden korunmaktır. Bunun için; bebeklere ilk 6 ay
sadece anne sütü verilmelidir, anne sütü alamayan bebeklere mama biberon
ile değil kaşık ile verilmelidir. Sebze ve meyveler temiz su ile iyice
yıkanmalı, bütün yiyecekler hemen yenilmeli, bayat bekletilmiş, açıkta
satılan yemekler yenilmemelidir. İçme suyu temiz olmalı, kaynatılarak
içilmeli, eller tuvaletten sonra yemeklerden önce mutlaka sabunla
yıkanmalı, tuvaletlerin temiz ve sağlıklı olması gibi; basit hijyen
kurallarına uyularak ishalden korunulabilir.
www.saglikaktuel.com 22 Haziran 2011,Çarşamba