İnsomnia, en sık rastlanan uyku problemi olup; tatmin edici miktarda
olmayan ya da dinlendirmeyen uyku, uykuya dalma güçlüğü, çok sayıda kısa
ya da uzun süreli uyanmalar, uykuyu sürdürme güçlüğü, erken uyanma veya
bunların değişik kombinasyonlarıdır.
ENT Tıp Merkezi KBB uzmanlarından Op. Dr. Sinan Yücel kaliteli uykunun püf noktalarını açıkladı.
Kişinin kendi uykusunun miktar olarak yetersiz ya da dinlendirici olmadığı hakkındaki kişisel yakınmasıdır; uykusuzluk-İnsomnia!...
Azalmış ve kalitesiz gece uykusu dolayısıyla gün içine yansıyan
yorgunluk, bitkinlik, bilişsel işlevlerde yetersizlik, konsantrasyon
güçlüğü, aşırı sinirlilik ve diğer bazı psikososyal belirtiler ortaya
çıkaran önemli bir rahatsızlık olan imsomnia; kişinin sosyal ve mesleki
yaşamını olumsuz yönde etkiler. Hatta iş ve trafik kazası gibi daha
vahim olaylara bile neden olabilir. Araştırmalar uykusuzluğu olan
insanların günlük yaşamlarında ve genel sağlık alanlarında daha çok
sorunları olduğunu, giderek yaşam kalitesinin düştüğünü, zaman ve enerji
yönünden daha çok yardım aramaya yöneldiklerine işaret etmektedir.
Süre açısından ele alındığında insomniler üç bölüme ayrılabilir:
*Uykusuzluk yakınmasının süresi bir haftadan uzun değilse akut veya geçici,
*Bir hafta ile üç ay arasındaysa subakut veya kısa süreli,
*Üç aydan fazlaysa kalıcı veya kronik insomni den bahsedilir.
Akut ya da geçici insomniler son derecede yaygın ve hemen
herkesin hayatının bir döneminde en az bir kere karşılaşabileceği
formlarını temsil eder. Genellikle çevresel şartlara ya da psikolojik
strese geçici uyumsuzluk, reaksiyon söz konusudur. Ani bir olaya bağlı
stres (örneğin aile veya işle ilgili önemli bir olay, sınav vb), ortam
değişikliği (taşınma veya seyahat gibi nedenlerle alışılan ortamın
dışında uyuma; örneğin yatak odasının havaalanı veya istasyona yakınlığı
nedeniyle gürültülü olması, yüksek rakım...), zaman dilimi değişikliği
(okyanus aşırı yolculuklar=jet lag sendromu) ya da vardiyalı
çalışanlarda vardiya değişikliği gibi nedenler sonucunda gelişen, olaya
veya ortama uyum sağlandıkça birkaç gün içinde (en geç bir haftada)
düzelen uykusuzluk tipidir. Yatakta uzun süre kalma, anksiyete,
huzursuzluk ve diğer organlara ait bulgular sık olarak eşlik edebilen
diğer özelliklerdir. Şartlar düzeldikçe yakınmalar azalır, kalıcı
değildir ve genellikle önemli bir sorun oluşturmaz.
Kısa süreli (subakut) insomnide ise daha kalıcı ve ciddi bir
olaya (bir yakının hastalığı veya ölümü, eşinden ayrılma, iş
değiştirme...) bağlı olarak biraz daha uzun süren ancak üç aylık süreyi
aşmayan uykusuzluk yakınmasıdır.
Kalıcı (kronik) insomnide sıklıkla yakınmalar bir yıldan uzun bir
süre öncesine dayanmakta ve zaman içinde anlamlı bir düzelme
gözlenmemektedir. 3 aydan uzun süreli ve birçok nedene (psikiyatrik ya
da diğer tıbbi rahatsızlıklar, birincil uyku hastalıkları...) bağlı
olabilen ciddi uykusuzluk sürecinde kişi yaşamında, mesleğinde, çevreyle
ilişkisinde önemli sorunlar yaşadığı için hekim desteği almalıdır.
Uykusuzluğun Nedenleri
İnsomnianın çok sayıda nedeni vardır. Kısa süreli ya da kalıcı
psikolojik/biyolojik değişmeler, bedensel hastalıklar ve bazı ilaçlar
biyolojik faktörler uykusuzluğu ortaya çıkarabilir. Herkes hayatının
bazı dönemlerinde karşılaştıkları sorunlara ve stres faktörlerine (bir
yakının kaybı, boşanma, işle ilgili sorunlar, sınavlar vb.) bağlı olarak
kısa süreli uykusuzluk çekebilir. Ancak uykusuzluk sürekli (kronik)
hale gelirse yeterli uykuyu alamama- dinlenememe sonucunda çeşitli
fiziksel ve psikolojik sorunların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
En sık rastlanan uykusuzluk nedenini psikiyatrik kökenli hastalıklar
oluşturmaktadır. Başta depresyon olmak üzere duygulanım bozuklukları,
psikozlar, anksiyete bozuklukları, panik bozukluklar, alkol ve diğer
maddelerin kötüye kullanımı uykusuzluk yakınmalarını tetikleyen
faktörlerdir.
Yaş Uykunun Düşmanı Mı?
İlerleyen yaşla birlikte uykusuzluk artar. Yaşlılıkta gece uykusunun
toplam süresi azalır, uykuya dalma süresi uzar, sık sık uyanılır, derin
uyku azalır, gece içi uyanıklıkların sayısı artar. Uyku bebeklikteki
veya çocukluktaki gibi polifazik özellik kazanarak gün içinde de
uyuklamalar başlar. Yaşlılarda sık görülen kronik hastalıklar ve bunlar
için sürekli kullanılan çeşitli ilaçlar da uykunun kalitesini iyice
bozabilir. Bunamanın da var olduğu yaşlılarda uyku düzenindeki bozukluk
daha da belirgin olup gerek hasta gerek yakınları için çok büyük bir
sorun yaratır.
Alfa-delta uykusu; sıklıkla genç erişkinlerde ve kadınlarda
rastlanır. Uyku dinlendirici değildir, uyanıklıklarla bölünmüştür ve çok
yüzeysel olarak algılanır. Genellikle fibromiyalji denilen hastalıkla
görülür. Fibromiyaljide yaygın iskelet-kas ağrıları ve vücudun değişik bölgeleri dokunmaya hassastır.
Gün içerisinde yorgunluk-bitkinlik hissedilir ancak uyuklama pek görülmez.
Uyku Algılama Bozukluğu (paradoksal insomnia)
Hastanın uykusuzluk yakınmasının, uyku testindeki bulgularla uyumsuzluk
gösterdiği durumlar için kullanılan terimdir. Hasta, gece normal uyuduğu
halde hiç uyumadığını ya da çok az uyuduğunu iddia eder. İncelemeler,
bu hastaların uykuya dalma süresi, toplam uyku süresi ve uyku örüntüsü
bakımından normallerden önemli bir fark göstermediğini ortaya
koymaktadır. Genç erişkinlerde ve özellikle kadınlarda rastlanılan bu
nadir rahatsızlığın nedeni iyi bilinmemektedir.
İdiyopatik (sebebi bilinmeyen) İnsomnia
Bazen ailesel olabilen, çocukluk çağında başlayıp genellikle ömür boyu
süren, uyku süresinin hemen her gece 4–5 saate kadar inebildiği, uykuya
dalmanın uzadığı, uyanıklık sayısının arttığı nadir görülen uyku
hastalığıdır. Nedeni bilinmemekle birlikte, sayılan tüm bu özelliklere
dayanılarak santral sinir sisteminden yani beyinden kaynaklandığı
düşünülmektedir.
Narkolepsi; sebebi bilinmeyen yoğun uykululuk ve katapleksi
(heyecan, korku, sevinç gibi duygulanımlar ile bayılma atağı )
sorunlarının görüldüğü hastalıktır. Her yaşta görülebilen bir
rahatsızlıktır. Ancak en çok genç erişkinlikte ve 30 yaşından önce
görülmektedir. En az 3 ay kadar süreyle karşı konulamaz ve engellenemez
bir şekilde uyku ataklarının varlığı ile kendisini belli eder.
En yaygın belirti uyku ataklarıdır. Narkolepsi’nin en önemli yönü
kişinin uykuya dalışı engelleyememesi ve karşı koyamaması nedeniyle
otomobil ve endüstri makineleri kullanırken ani kazaları meydana
getirici nitelikte olmasıdır.
Öğrenilmiş Uykusuzluk Nedir, Uykusuzluk Öğrenilebilir Mi?
Özellikle yatmaya yakın saatlerde başlayıp yatağa girince iyice
şiddetlenen hastada “bu gece uyuyabilecek miyim?”, “ya bu gece de
uyuyamazsam” korkusu gelişir. Bu korku ve gerginlik yatakta uyanık geçen
süre uzadıkça daha da belirginleşip bizzat uykusuzluğun nedeni
olmaktadır. Böylece hasta, uykusuz gecelerin sayısı arttıkça bir kısır
döngüye girmekte; yani uyuyamayınca daha gergin hale gelmekte,
gerginliği çoğalınca uykusu büsbütün kaçmaktadır. Psikofizyolojik ya da
öğrenilmiş insomnia dediğimiz bu tip uyku hastalığı hastaların ortalama
%15’ini oluşturmaktadır. Bu uykusuzluk tipinin en belirgin özelliği
hastanın “savaş meydanı” olan yatağından farklı bir yerde yattığında
(örneğin misafirlik, otel, uyku laboratuarı, hatta aynı evde başka bir
oda) daha kolay uyumasıdır.
Uykusuzluğun Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?
Ani değişikliklere veya olaylara bağlı olduğu düşünülen kısa süreli
uykusuzluklarda, özellikle hasta çalışıyor ve bu yüzden uykusuzluktan
etkileniyorsa, hastanın gerginliğini azaltmak gerekir. Girilen kısır
döngüden kurtulup uyku düzenini bir an önce yeniden oluşturmak üzere
mümkün olduğu kadar kısa ve kesinlikle 4–6 haftayı geçmeyecek süre
hekimin önereceği gevşetici, uykuya dalmayı kolaylaştırıcı ilaçlar
kullanılabilir. Bu ilaçlar rastgele kullanılmamalı, birçoğuna zamanla
tolerans gelişeceği ve uzun süre kullanılıp kesildiğinde uykusuzluğun
şiddetlenerek geri dönebileceği unutulmamalıdır.
Kronik insomnilerde ise uyku ilaçlarının tedavide kesinlikle yeri yoktur!
Gerekirse psikiyatrik tedavi, gevşeme teknikleri ve davranış
terapilerinden yararlanılabilir. Bazı hastaların başvurduğu son derecede
yanlış ve tehlikeli bir yöntem de uykuya dalmayı kolaylaştırması
dolayısıyla alkol kullanılmasıdır. Alkol uykuya dalmayı biraz
kolaylaştırmakla birlikte uykunun yapısını ve kalitesini bozar;
sağladığı uyku normal (fizyolojik) uykudan çok farklıdır, dinlendirici
değildir.
Uyku hijyeni için en önemli kuralları şöyle sıralayabiliriz:
*Uyku gelmeden yatağa girmemeli
*Yatağa girer girmez ışıklar hemen söndürülmeli
*Yatak sadece uyku ve seks amaçlı kullanılmalı; kitap okuma, TV
seyretme, işle ilgili aktiviteleri yatağa getirme gibi alışkanlıklardan
uzak durulmalı
*20 dakika içinde uykuya dalınamazsa kalkıp başka bir odaya geçmeli,
rahatlatıcı işlerle uğraşıp –uyku gelince hiç oyalanmadan yatağa hatta
müsaitse bulunulan yere yatmalı
*Çok yorgun olunsa ve uyku bastırsa bile gün içinde kesinlikle
uyumamalı, şekerleme bile yapmamalı; böylece uykunun geceye
yoğunlaştırılması sağlanmalıdır.
*Yatağın rahat, odanın mümkün olduğunca geniş, havadar, gürültüsüz ve kişi için uygun sıcaklıkta olması önemlidir.
*Akşam yemeği ağır ve yatma saatine yakın olmamalıdır.
*Gün boyunca aşırı miktarda kahve, çay, kola, sigara gibi uyarıcı madde
tüketiminden kaçınılmalı, mümkünse bir bardak ılık süt içilmelidir.
*Akşam saatlerinden önce yapılmak şartıyla gün içi egzersizler faydalıdır.
* Sabahları uyanınca yatakta fazla oyalanmadan hemen kalkmalıdır.
Uykusuzlukta İlaç Tedavisinde Nelere Dikkat Etmeli?
Uykusuzluk yakınması psikiyatrik kökenliyse nedene göre tedavi
yapılmalıdır. Uyku ilaçları (hipnotikler) daha çok geçici veya kısa
süreli insomnilerde bir haftayı geçmeyecek süreyle kullanılabilirler. Prensip olarak kronik imsomnide hipnotik kullanımı endikasyonu yoktur!
ALINTI